Bahar Çiçeği


Sabahın ilk aydınlığı pencereden içeri vurduğunda, gözbebeklerim birbirinden ayrılmamakta ısrar ediyordu. Oysa zihnim çoktan hazırlamıştı kendisini günün çağrısına. Bugün, günlerden ‘kadın’ dı. Günlerin en direngeni, en moruydu. Sokaklara seslerini taşıyanların günüydü.Dünya Kadınlar gününün, 1910 yılında düzenlenen Uluslar arası Sosyalist Kadınlar Kongresi’nde Clara Zetkin’ in önerisiyle kabul edilmesinin üzerinden yüzyıl geçti. Bu gün dünyanın her bir yanında kadınlar yüzlerce taleplerle alanları, sokakları zapt etti. Dilleri, renkleri, ırkları farklıydı belki ama talepleri, şartları aynıydı ‘’eşitlik, özgürlük, barış’’.Türkiye’nin birçok ilinde de 8 Martı aynı duygularla karşılayanlar vardı. Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi. Susmadı hiçbir şehirde kadınlar, sözleri, sloganları yüzyılın mirasıyla, kıtalar boyu ezilmişliklerine karşı daha bir kararlı daha bir bilenmişti. Günler öncesinden hazırlanmıştı pankartlar, bildiriler yazılmıştı ve dağıtılmıştı sokaklarda. Duvarları renklendirmişti allı morlu afişleri emekçi kadınların. Müjdelemiştiler 8 Martı kız kardeşlerine. Şenlikler düzenleyip önce halaylarda birleştirdiler ellerini, kendi hayatlarını seyrettiler tiyatro oyununda. Şarkılar, türküler söyleyip hep bir ağızdan, dillendirdiler özgürlük tutkularını. Çocuğunu uyuttu göğsünde kimisi, kimisi memesinden süt verdi. Hepsinin yüzünden okunuyordu dayanışmanın ve insanca bir yaşam için mücadele etmek gerektiği inancı. Safları belliydi artık onların. Novamed’ de bedeni üzerindeki denetime karşı duran kadınların yanıydı, Desa’da sendika hakkı için direnen Emine’nin yanıydı, Tekel’de güvenceli iş hakkı için direnen tütüncü kadınların yanıydı safları. Krizden en çok etkilenenler olarak, krizin tüm yıkımına, şiddetine karşı insanca bir yaşam isteyen, eşit yurttaşlık için mücadele eden kadınların saflarıydı onların yeri. Öğlen saatlerinde Kadıköy ‘de kortejlerini kurdular. Martın soğuğuna, yağmuruna rağmen evlerinden çıkıp, kendilerine reva görülen güvencesizliğe ve ucuz işçiliğe karşı, kendi şartlarını dosta düşmana duyurmak için birleştirmişlerdi ellerini miting alanında. Yoksul mahallelerden geliyordu çoğu, ‘ocağı kapatıp, çocuğu uyutup, kocayı susturup, babayı küstürüp, patronu kızdırıp’ gelmişlerdi. Her yaştan kadın vardı, altmışından on beşine, Kürt’ünden Çerkez’ine, Alevi’sinden Sünni’sine halkların kız kardeşliğini çoktan kurmuşlardı onlar. Türkülere eşlik eden halaylar canlandırıyordu kortejleri. Flamalar sopalara geçiriliyor bir düzen içerisinde, kendi davullarını getirenler ritim tutmaya başlamıştı bile sloganlara. Yürüyüş başladığında yöresel kıyafetleriyle kendi dillerinde barış ve özgürlük isteyen Kürt anaları, Kürt kadınları kortejin başında zılgıtlarla duyuruyordu seslerini. Halkevci Kadınlar ferman gibi germişlerdi pankartlarını, ‘4 acil şartımızdır, güvenceli iş, sağlık hakkı, parasız nitelikli kreş, sığınma evi’ ve haklarını gasp edenlere karşı barikatlarını kurmak için kadınları bir adım öne çıkmaya çağırıyordu, turuncunun kızıllığını mora boyayan kortejlerinden. Feministler erkek şiddetine, tacizine, tecavüzüne karşı sığınaksız bir dünya kuruluna kadar mücadele etme sözü veriyorlardı gür bir sesle attıkları sloganlarda. Giydikleri beyaz gelinlikle töre cinayetlerini simgeleyen kadınlar da kortejlerin arasında göze çarpıyordu. Yağmurun şiddeti artıkça daha bir yanaşıyordu kadınlar birbirlerine ama belliydi hallerinden o yağmurun bu gün ıslatmadığı yanaklarını. Ve Kadıköy bir kez daha tanık oluyordu kadınların inatçı hallerine. Zilleri, tefleri, şarkıları, türküleri susmadı yol boyunca. Kürsünün bulunduğu alana gelindiğinde ayakları suyun soğuğuna çoktan alışmıştı kadınların. Platforma kurulan kürsüden selamlıyordu alana giren her grubu, eylem komitesi. Kürsü konuşmalarında eşit ve güvenceli bir geleceğin kurulmasının geçmişin birikimiyle olacağının ve bununda yan yana gelmekten, ellerimizi birleştirmekten geçti söyleniyordu. Daha sonra çıkan sanatçılar alandaki kadınlarla şarkılarını paylaştıktan sonra miting sona erdi.

Evet, yorucu bir gündü, alanda hissetmediğim ıslaklığı dönüş yolunda fark etmeye başlamıştım. Ama şairinde dediği gibi ‘yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var’ ve bu yorgunluğu benimle paylaştıkça azaltacak kız kardeşlerim vardı.


Tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.


8 Mart’ın Tarihçesi
8 Mart 1857- New York’ta kadın tekstil işçilerinin gösterisine polis saldırdı. İki yıl sonra Mart ayında, tekstil işçisi kadınlar ilk Kadın İşçiler Sendikası’nı kurdular.
Ağustos 1907- Clara Zetkin, 11. Enternasyonal yıllık toplantısında, ‘eşit işe eşir ücret’ ve tüm kadınlara oy hakkı talepleriyle her yıl uluslararası bir kadın gösterisi yapılması önerisini ilk kez dile getirdi.
8 Mart 1908- New York’ta iğne işçisi kadınlar ‘Ekmek ve Gül istiyoruz’ sloganıyla 15 bin kişilik bir gösteri düzenlediler. Aynı yıl Mayıs ayında, Amerikan Sosyalist Partisi, Şubat ayının son Pazar günün Ulusal Kadın Günü ilan etti, ABD’deki gösteriler 1913’e kadar sürdü.
1910- Kopenhag’da yapılan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Kongresi’nde Clara Zetkin’in her yıl, 1908 gösterileri anısına bir Uluslar arası Kadınlar Günü gösterisi düzenlenmesi önerisini kabul etti.
Copyright 2009 Simplex Celebs All rights reserved Designed by SimplexDesign